HANLAR, BEDESTENLER VE KERVANSARAYLAR
Ülkemiz coğrafi konum nedeni ile asırlar önce Doğu-Batı arasında bir köprü görevi gören İpek Yolunun en önemli kavşak noktalarından biri olmuştur.600 bin yıllık tarihin izlerine rastlanan ve günümüzden itibaren 10 bin yıllık kesintisiz bir yerleşke merkezi olan Niğde,Anadolu tarihinde en eski antik yol olarak bilinen Kral yolunun da güzergahında bulunmaktadır. Selçuklular, Anadolu’daki ticari faaliyetleri canlı tutmak, güvenliği sağlamak amacı ile önlemler almışlar ve bu yollar üzerinde hanlar inşa etmişlerdir.Kervan yolu güzergâhında olan Niğde’de geçmiş dönemlerden günümüze ulaşan birçok Han ,Bedesten ve Kervansaraylar vardır.XVII.yüzyıl Osmanlı yol haritasında, İstanbul-Halep yolu üzerinde yer alan Konya-Ereğli'sini Sıvas ve Tokat'aa bağlayan yol Bor, Niğde ve Kayseri üzerinden geçmektedir. Yine Yumurtalık limanı, Ereğli-Niğde üzerinden Kayseri'ye bağlanır. Bu güzergahtaki en önemli han Sarıhandır.
Niğde merkez Bor caddesinde bulunan Sarı Han, miladi 1357 yılında Ahmet Fakih’in oğlu Hacı Muhammed tarafından yaptırılmıştır. Yapının Eretna beyliği döneminde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kuzey-güney doğrultusunda yerleştirilen yapı, dıştan 9.95 x 21.95 m. ölçülerindedir. Han yolcular ve hayvanların kalması için tek bölümlü yapılmıştır. İnşasında sarımtırak renkte kaba yonu trakit taşı kullanılmıştır. Boyuna dikdörtgen planlı hana, güney cephenin ortasında açılan 2.07 x 2.55 m. boyutlarındaki basık kemerli ve söveli kapıdan girilir. Tek sahından oluşan 7.40 x 19.40 m. ölçülerindeki iç mekan, boydan boya sivri beşik tonoz ile kapatılmıştır. Handa insan ve hayvanlar bu plan şemasına göre aynı yerde konaklamalıydılar. Kuzey duvarında açılan bir pencere ile iç mekan aydınlatılmıştır. Oldukça sade inşa edilen yapıda önemli bir benzeme yoktur.
Altunhisar ilçe sınırları içerisinde bulunan Sıraçakıl Hanın giriş kapısı kemerlidir. Giriş kapısının üst kısmı diş motifi ile bezelidir. İç mekân üç neflidir. Orta nef tek tonozludur. Nefleri ayıran sütunlar yekpare ve başlıklı volütlüdür.
Ulukışla ilçesi Yeniyıldız köyünde bulunan Kamereddin Han, güney ve kuzey cepheleri harap sadece orta tonozu ayakta kalabilmiş, Selçuklu dönemine ait Konya-Adana güzergahındaki günümüze ulaşan tek Selçuklu hanıdır. 37.50x15.00 m boyutlarında dikdörtgen planlı avlulu han, İki sıra halinde düzenlenmiş, üçerden altı paye ile üç sahına bölünmüş olan kapalı kısım hafif sivri tonozlarla örtülüdür. Güney duvarında 2.50 m genişliğinde bir kapıdan içeri girilmektedir. Orta sahın (4.30 m) iki yan sahından (3.30 m) biraz daha geniştir.Orta sahını kısmen ayakta olan hanın, yan sahınları ve kapalı kısmın doğu ve batı duvarları tamamen yıkılmıştır.Bor ilçesi Çukurkuyu kasabasında bulunan Yerhan, 20 m.boyunda, 4-5 m. eninde kesme taştan yapılmış diktörtgen planlı, girişi orta kısımdan olan bir handır. Anadolu Selçuklu-Osmanlı dönemine ait olduğu sanılmaktadır. Bu hanlar ve Nevşehir istikametinden Çukurova’ya giden yol üzerindeki Keleten Han,bugünkü mevcut durumu ile günümüze ulaşmış olmakla birlikte; Niğde ili Bor ilçesinin hemen dışında, ana yol üzerinde , kitabesiz 14.50 X 19 m Ölçüsünde ve 6 taş ayaklı Bor hanı, Niğde’nin kuzeyine uzanan Misli Ovası kenarındaki Misli Hanı bugün tamamen yok olmuştur. Sokullu Mehmet Paşa’nın Evahiri zilhicce 981 H./1574 M. yılı Nisan ayı sonlarına ait vakfiyesinde ; Karaman Vilayetinin Niğde sancağına bağlı Bor’da altına bedesten, üstüne camii ve yanına Mektep ile Niğde'de bedesten yaptırdığı belirtilmektedir. Vakfiyeye göre Bedestenlerin 1574 yılında inşa edildiği ortak görüşü mevcuttur. Niğde merkezdeki Sungurbey camii‘nin yanında yer alan Bedesten; Arasta şeklinde inşa edilmiştir. Bu sınıfa giren Bedestenlerin en uzunudur. Dıştan 14.70 *76.50 m. ölçülerindedir. Türk Bedesten mimarisinin en önemlilerindendir. Bedesten doğu-batı istikameti yönündedir. Bedestenin kuzey, güney ve doğu ceplerinin ortalarına yerleştirilen üç kapıdan girilmektedir. Arasta şeklinde Bedestenin iki tarafına karşılıklı yerleştirilen dükkanlar mevcuttur.Vakfiyesinde bedestenin içinde elli dükkan olduğu belirtilmiştir.Fakat kapıların yanındaki dört hüçre ile doğu kapısına geçişi sağlayan mekan hariç, kırksekiz dükkan mevcuttur. Bor Sokullu Mehmet Paşa Bedesteni, Tavaş-ı Hasan Ağa, Sokullu Mehmet Paşanın eserenin kıyamete kadar yaşaması için ayrıca cami altında bir bedesten, ayrıca içte dışta olmak üzere 102 dükkan inşa ettirmiştir. Bedestenin üç kapısı vardır. Belediye binasına bakan kapının bulunduğu kısım önce yola kadar uzanmaktaydı. Daha sonra 1938 yılında Tevfik Avan‘ın belediye başkanlığı döneminde yol genişletme bahanesiyle ne yazık ki binaya kazma vurularak yıkılmıştır. Yapıda malzeme olarak kemerler ve kemer alınlıkları ile örtü sisteminde tuğla, diğer bölümlerde kesme ve kaba taş kullanılmıştır.
Ayrıca bedestenin batı tarafındaki çapraz tonozlu bölümü sınırlayan takviye kemerinde diğerlerinden farklı olarak kesme taş kullanılmıştır. Bedesten H.1288/M.1871-72 yılında cami ile birlikte onarım görmüştür. Caminin altındaki bedesten bitişik iki kısımdan oluşmuştur. Birinci kısım bedesten, ikinci kısımsa açık geçitli çarşıdır. Eskiden ayakkabıcılar çarşısı, yemeniciler arastası burada idi. 1995 yılından beri ise Vakıflar idaresince yeniden tamir edilmeye başlanmıştır. Bu onarım sırasında bedestenin batı kısmına bir kapı yerleştirilmiş, içerideki dükkanlar sıvanmış ,badana edilmiş ve ahşap doğramalar tamamen yenilenmiştir.
Bugün bedesten, içinde çeşitli dükkanların bulunduğu bir çarşı görünümündedir. Burada hediyelik eşya, tekstil, el işi ürünleri, kırtasiye ve giyim mağazaları bulunmaktadır. Bedestenin kira gelirleri yine Sokullu Mehmet Paşa Vakfına aktarılarak, bedestenin ve caminin giderlerinde kullanılmaktadır.
Ülkemizde en büyük kervansaray olarak bilinen Sadrazam Mehmet Paşa Kervansarayı Ulukışla’dadır. Tek kubbeli kareye yakın planlı camisi olan külliye; avlusu, merkezinde sokak görünümünde arastası, arastanın iki yanında 23 dükkânı, kubbelerinde birçok aydınlatma pencereleri bulunan dikdörtgen planlı hamamı, arastanın güney cephesinde güney ahırı ve bu mekâna hareket kazandıran duvarlarındaki ocak ve nişler, kareye yakın avlunun kuzeyinde ahırları ve doğu ve batı istikametinde birbirine simetrik revakları bulunan bir menzil külliyesidir.Avlunun doğu girişinde sivri kemerli açık tonozlu mekan ise han görevlilerine aittir.
Avlunun kuzey kenarı ortasına yerleştirilmiş giriş eyvanından kuzey ahırına girilmektedir. Kuzey ahırı, iki sahınlı ve enine dikdörtgen planlı bir mekandır.
Ahır, doğu-batı yönlü bir doğru boyunca sıralanan altı paye ile, eş genişlikte iki sahına bölünmüştür. Sahınlar, sivri kemerli birer beşik tonozla örtülüdür. Doğu-batı doğrultusunda uzanan sivri kemerlerle birbirine bağlanmış olan payeler kare kesitlidir. Payeleri, ahırın kuzey ve güney duvarlarına bağlayan destek kenarları, duvar yüzeyinden 0,30 m. kadar taşıntı yapan pilasterler üzerine oturmaktadır. 1.70 m. * 1.70 m. boyutlarındaki kare kesitli payeler üzerine, zeminden yaklaşık 1.00 m. yükseklikte, hayvan bağlamaya yarıyan demir halkalar çakılmıştır.
Kuzey ahırında piramidal şekilli davlumbazlar mevcuttur. Kuzey ahırının, kuzey duvarı üzerinde, pilasterler arasına ikişer ocak yerleştirildiği görülmektedir. Bu duvar üzerinde toplam on dört ocak bulunmaktadır
Güney ahırı, camii ile hamam arsında, düz bir alana inşa edilmiştir. Dar kenarlardan biri, arastanın güney cephesine bitişiktir. Kuzey ahırı ’ nın büyük ölçüde bir kopyası durumundaki bu ahırın girişi, diğer ahırlardan farklı olarak dar kenarlardan biri üzerindedir. Güney ahırının doğu ve batı cephelerinin düzeni bir birine benzemektedir. Her iki cephede de, dikdörtgen kesitli 1.00 m.*1.50 m. boyutlarında dörder payanda mevcuttur. Payandalar arasında, üst kesimlere yerleştirilmiş birer küçük mazgal pencere görülmektedir.
Kuzey ve güney ahırını karşılaştırmalı olarak analize edersek (avlu, kuzey ve güney ahırları) kuzey ahırı ve güney ahırı bir birlerine benzemekle birlikte, konum ve kapladıkları alan açısından bir birinden farklıdırlar. Güneydeki ahır, kuzeydekine göre daha küçük boyutludur. Kuzeydeki ahır mekanı, avlunun kuzey kenarı üzerine yerleştirilmiştir ve yatay konumdadır. Güneydeki ahır ise, kısa kenarlarından biri arastanın güney duvarına yaslanmaktadır.
İki ahırın arasında yer alan avlunun doğu ve batı kenarları üzerinde revaklar bulunmaktadır. Avlunun kuzey kenarında, kuzey ahırının önündeki mekanlar ve güney ahırında ise arasta yer almaktadır. Her iki ahırda dikdörtgen planlıdır ve iki sahına sahiptir. Bir sıra paye ile bir birlerinden ayrılan sahınlar, sivri kemerli beşik tonozlarla örtülüdür.
Bu külliyeyi, kervan yolcularının yanı sıra sefere çıkan askerlerin de kışla olarak kullandığı bildirilmektedir. 1619’da yapılan külliyenin bir özelliği de büyük Türk şairi Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları şiirinin esin kaynağı olmasıdır.